İÇİNDEKİLER

LİSE:4
=> TÜRK BAĞIMSIZLIK SAVAŞI(1919-1922)
=> TÜRK DEVRİMLERİ
=> ATATÜRK İLKELERİ
=> ÇTDT:İSMET İNÖNÜ
=> Bilim ve Teknoloji(20.Yüzyıl)
=> CUMHURBAŞKANLARIMIZ VE BAŞBAKANLARIMIZ
=> TEST-İnkılap Tarihi
=> ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ
=> ÇTDT-KRONOLOJİ(DÜNYA)
=> Cepheler(Konu+Test)
=> TEST(ÖSS-Osm)
=> 150’LİKLER
=> 1923-1950 ARASI GELİŞMELER
=> 1950-1960 ARASI GELİŞMELER
=> 1960-1971 Arası Dönem
=> 1971-1980 Arası GELİŞMELER
=> 1980 Sonrası Gelişmeler
=> YORUM
=> ORTADOĞU VE GELİŞMELER
=> Cemiyet-i Akvâm
=> Kıbrıs Barış Harekatı
=> MEHMET ORHAN EFENDİ
=> 2. DÜNYA SAVAŞI
=> Kore Savaşı
=> AET
=> İran-Irak Savaşı(1980-88)
=> Körfez Savaşı(1990-91)
=> Arap-İsrail Savaşları
=> Kısa süreli savaşlar
=> TOPLUM ÇEŞİTLERİ
=> LİBERALİZM
=> BÜYÜK SANAYİ DEVRİMİ
=> 1.ÇTDT / Çalışma soruları
=> sınıf:1-2-3-4/soru-cevap
=> Dış Politika(1923-38)
=> 3.Dünya Ülkeleri
=> 2/soru-cevap
=> RUS DEVRİMİ
LİSE:3
İRFAN GEZER
LİSE:1
LİSE:2
Yeni sayfanın başlığı

                      LİBERALİZM

*    Liberal kelimesi Latince liber'den (özgür) türemiştir. Livy'nin (Titus Livius) History of Rome from Its Foundation eserinde aşağı tabaka ile aristokasi arasında geçen özgürlük mücadelesi anlatılmaktadır. 
*      Orta çağın değişken ortamında uykuda olan bu mücadele özgür şehir devletlerini savunanlar ve papa taraftarları arasında İtalyan rönesans sürecinde tekrar başladı. Niccolò Machiavelli, Discourses on Livy eserinde cumhuriyet'in temellerini attı. İngiliz John Locke ve Fransız aydınlanma dönemi'nin diğer düşünürleri bu mücadeleyi insan hakları temelinde ele aldılar.

 

*Liberalizm, İspanyolca'dan İngilizce'ye geçmiş bir kelimedir.

 

*İlk defa 19. Yüzyılın başlarında siyasi terminolojiye girmiştir.

 

*İlk kullanan Adam Smith ‘dir

 

*"laissez faire laissez passer" ifadesinin yerini almış ve düşünce özgürlüğünü, ifade hürriyetini, basın özgürlüğünü ve serbest ticareti savunanların adlandırılmasında kullanılan etiket haline gelmiştir.


*Liberalizmin kökeni:

Liberalizm, özgürlüğü birincil politik değer olarak ele alan bir ideoloji, politika geleneği ve düşünce akımıdır.
 
*Genel anlamda liberalizm, bireylerin ifade özgürlüğüne sahip olduğu, din, devlet ve kimi zaman kurumların gücünün sınırlandırıldığı, düşüncenin serbest bir şekilde dolaştığı, özel teşebbüse olanak sağlayan bir serbest piyasa ekonomisinin olduğu, hukukun üstünlüğünü geçerli kılan şeffaf bir devlet modeli ve toplumsal hayat düzeni hedefler.

 

*Liberal demokrasi olarak adlandırılan bu devlet düzeni, açık ve adil bir seçim sistemi ile birlikte tüm vatandaşların kanun önünde eşit olduğu ve fırsat eşitliğine sahip olduğu bir sistem olarak modellenir.

 

*Kralların doğal yönetim hakkı, veraset sistemi, devlet dini gibi eski devlet teorisini oluşturan birçok temel kabule liberalizm karşı çıkar.

 

*Tüm liberaller bireyin yaşama hakkı, özgürlüğü ve mülkiyet hakkı gibi temel insan haklarını kabul eder ve desteklerler.

 

 

*Sabine'e göre liberalizm, dar anlamda muhafazakarlıkla sosyalizm arasında yer alan, geniş anlamda ise komünizme ve faşizme karşı olan bir siyasal teoridir.

*Liberalizmin kökleri batı aydınlanma sürecine dayansa da, bugün için terim sağdan sola siyasal yelpazenin farklı noktalarını kapsayan, özgürlük temelli bir düşünce çizgisini tanımlar.


*Türk Dil Kurumu
sözlüğü liberal sözcüğünün Fransızca libéral 'den geldiğini belirtir ve şu anlamları verir:

Hürriyet ve serbestlikle ilgili. Serbest ekonomiden yana olan (kimse, parti vb). (mecaz) Hoşgörülü.Aslında çeşitli düşünürler liberalizmin temel özelliklerini kendilerine göre belirtmişlerdir. Fakat genel bir bakış açısıyla bakıldığına,

 

**MODERN LİBERALİZM:Toplumsal refahın sağlanması açısından, devletin birey özgürlüğü üzerinde minimal bir kısıtlayıcı gücü olmasını savunarak klasik liberalizmden ayrılır.

 

*Liberalizmin dalları :

*Politik liberalizm liberal demokrasi taraftarlığı kültürel liberalizm bireysel hak ve özgürlüklerin kimi devletsel ve/veya dini sebepler sebebiyle kısıtlanması karşıtlığı

ekonomik liberalizm devlet müdahalesine ve mülkiyetine karşı özel mülkiyet hakkı taraftarlığı

*Sosyal liberalizm fırsat eşitsizliğine karşı olarak eşitlik taraftarlığı için kullanılmaktadır.


*Modern liberalizm kavramıyla ise yukarıda listelenen saf formlardan ziyade, bugün hemen hemen tüm birinci dünya ülkelerinde görülen, bu formların bir harmanı olan liberalizm anlatılmaktadır.


Politik ve kültürel liberalizm kendini liberal olarak tanımlayan insanların çoğu tarafından benzer bir şekilde algılanıp benimsenir, fakat ekonomik ve sosyal liberalizm konusunda geniş görüş ayrılıkları ve karşıtlıklar mevcuttur.

 

*Liberalizmin ilkeleri :

a. Bireycilik:
*Birey sosyal teorinin temelini teşkil etmektedir.

*Liberalizmin bireyciliği hem ontolojik hem de metodolojik bir bireyciliktir.

*Birey temel varlıktır. Bireyin varlığı sınıf, halk gibi "bütünlerin" varlığından daha gerçektir.

*Birey, toplumların tüm yapılarından üstündür.

*Birey teorik olarak toplumdan önce var olmuştur ve dolayısıyla bireyin hakları da toplumdan önce vardır.

Diğer taraftan bireycilik, bireyin insan olarak kendi amaçlarını serbestçe seçebilmesini ve bunları gerçekleştirmek için lüzumlu eylemleri yapabilmesini gerektirir. Bunun için birey özgür olmalıdır. Ayrıca, bireyin, hiç kimsenin müdahale edemeyeceği özel bir hayat alanı mevcuttur. Diğer bireyler gibi devlet de bu alana tecavüz etmemelidir. O yüzden, devletin hareket alanı da sınırlandırılmalıdır. Böylece bireycilikten hukukun hakimiyeti ve sınırlı devlet ilkesine ulaşılır. Ekonomik anlamda bireylerin kendi hak ve menfaatlerini serbestçe koruyabildiklerinde bütün toplumun hak ve menfaatlerinin yükseleceği, kalkınma ve refahın gerçekleşeceği düşünülmüştür.

b. Özgürlük:
*Özgürlük bir değerdir.

*Liberalizmin özgürlük anlayışı genellikle negatif özgürlük olarak adlandırılmaktadır. Negatif özgürlüğün esası, bireyin dışardan gelen keyfi bir zorlama altında kalmaksızın davranabilmesi, serbestçe hareket edebilmesidir. Bir birey davranışlarına, hareketlerine diğerleri tarafından müdahale edilmediği sürece özgürdür.
*Burada özgürlük bir şeyden özgürlüktür ( freedom from), bir şeye özgürlük (freedom to) değildir. Özgürlükte esas olan bireye bir şey sağlanması değil, onun dış baskı ve zorlamalara maruz bırakılmamasıdır.

*Klasik liberal anlayışa göre özgürlüğe olan en büyük tehdit devlettir. Devletin, bireylerin özgürlüğünü hiçe sayan, yok eden bir despot olması önlenmelidir. Bunun yolu da devletin hareket alanını sınırlamak, onu bazı kurallarla bağlamaktır. Liberalizmin özgürlük anlayışının önemli bir parçası da ekonomik özgürlüktür. Bundan kastedilen, ekonomik faaliyetlerde bulunmak veya genellikle ifade edildiği gibi ekonomik girişimcilik hakkına sahip olmaktır. Bu da piyasa ekonomisinin olması demektir.

c. Kendiliğinde Doğan Düzen ve Piyasa Ekonomisi:
*Piyasa sisteminin çok önemli bir özelliği, sistemdeki bütün insan ilişkilerinin gönüllü olmasıdır.

*Piyasa düzeninin işleyişinde zorlamanın yeri yoktur.

*Devletin görevi de bireylerin, piyasa ekonomisinin korunmasına ve düzgün işlemesine olan zararlı eylemlerini önlemektir.

*Piyasa ekonomisinin temel itici gücü, fiyat sistemidir; yani almaya ve satmaya istekli olanların karşılıklı eylemleri sonucunda beliren değişim oranları bütünüdür. Bir işlemde alan ve satan tatminkar buldukları seviyede uzlaşma sağlanır.

*Piyasa ekonomisi, iş bölümü altında sosyal işbirliği veya üretim araçlarının devlet veya toplum tarafından sahiplenildiği sistemden farklıdır. Piyasa ekonomisinin alternatifine sosyalizm, komünizm, planlı ekonomi veya devlet kapitalizmi denir.

*Kendiliğinden doğan düzenin bir örneği olan piyasa sisteminin işleyişinde rekabetin çok fonksiyonel bir yeri vardır. Rekabet olmaksızın piyasa sistemi yaşayamaz. Rekabet, daha yararlı üretim metotlarını daha az yararlı olanların yerine yerleştirir, yüksek verimle çalışanı az verimle çalışan rakibine karşı korur. Herkesin en iyi becerdiği işi yapmasını ve her üretim faktörünün en çok gerekli olduğu yerde kullanılmasını, yani en etkin kaynak tahsisini sağlayarak ilerleme ve gelişmenin yolunu açar.

d. Hukukun Hakimiyeti ve Sınırlı Devlet:
*Zor kullanmak suretiyle insan haklarını ihlal etmeye iki aday vardır. İlki bireylerdir. Bir bireyin başka bir bireye zor kullanması durumu kriminal bir olaydır. İkincisi ise devlettir. Sınırlandırılmamış, kurallarla bağlanmamış bir devlet insanın özgürlüğüne en büyük tehdittir. Liberal devletin sınırlılık niteliğinin "hukuk devleti" veya "hukukun hakimiyeti" kavramlarıyla ifade edildiğini görürüz. Doğal hukuk devletten önce vardır ve onu bağlayıcı niteliktedir.

*Klasik liberal yazarlar genelde devlete aynı sınırlı görevleri yüklemişlerdir: Adalet, iç güvenlik ve ulusal savunma. Başka bir deyişle mahkemeler, polis ve ordu. Bu sınırların aşılmasını engellemek için de devletin hukuki normlara bağlanması zorunludur. Liberal yazarlara göre devletin, "sosyal adaleti" sağlama gibi bir fonksiyonu üstlenmesi, yeniden dağıtımcı politikalar izlemesi yanlıştır. Bu süreç, özgürlüklerin kısıtlanmasıyla son bulur. Bireysel özgürlüklerin güvence altına alınabilmesi için hukukun hakimiyeti ve sınırlı devlet anlayışı şarttır.

 

 



'Çalışmadan,Öğrenmeden,Yorulmadan,rahat yaşamanın yollarını alışkanlık haline getirmiş milletler;evvela haysiyetlerini,sonra hürriyetleri ni ve daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar… ATATÜRK

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol