İÇİNDEKİLER

LİSE:4
=> TÜRK BAĞIMSIZLIK SAVAŞI(1919-1922)
=> TÜRK DEVRİMLERİ
=> ATATÜRK İLKELERİ
=> ÇTDT:İSMET İNÖNÜ
=> Bilim ve Teknoloji(20.Yüzyıl)
=> CUMHURBAŞKANLARIMIZ VE BAŞBAKANLARIMIZ
=> TEST-İnkılap Tarihi
=> ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ
=> ÇTDT-KRONOLOJİ(DÜNYA)
=> Cepheler(Konu+Test)
=> TEST(ÖSS-Osm)
=> 150’LİKLER
=> 1923-1950 ARASI GELİŞMELER
=> 1950-1960 ARASI GELİŞMELER
=> 1960-1971 Arası Dönem
=> 1971-1980 Arası GELİŞMELER
=> 1980 Sonrası Gelişmeler
=> YORUM
=> ORTADOĞU VE GELİŞMELER
=> Cemiyet-i Akvâm
=> Kıbrıs Barış Harekatı
=> MEHMET ORHAN EFENDİ
=> 2. DÜNYA SAVAŞI
=> Kore Savaşı
=> AET
=> İran-Irak Savaşı(1980-88)
=> Körfez Savaşı(1990-91)
=> Arap-İsrail Savaşları
=> Kısa süreli savaşlar
=> TOPLUM ÇEŞİTLERİ
=> LİBERALİZM
=> BÜYÜK SANAYİ DEVRİMİ
=> 1.ÇTDT / Çalışma soruları
=> sınıf:1-2-3-4/soru-cevap
=> Dış Politika(1923-38)
=> 3.Dünya Ülkeleri
=> 2/soru-cevap
=> RUS DEVRİMİ
LİSE:3
İRFAN GEZER
LİSE:1
LİSE:2
Yeni sayfanın başlığı

 

 

                       YORUM

Osmanlı Devleti, 1838’de İngiltere ve Belçika ile yaptığı  Serbest Ticaret Anlaşması ile  Avrupa’nın açık pazarı haline geldi ve çöküş süreci başladı. Yine 1854 ve 1862 borçlanmaları, Tanzimat(1839) ve Islahat Ferman(1856)ları ile Osmanlı Devleti yarı sömürge haline getirildi. Gümrüklerini Avrupa ile belirlediği için de ipekli dokuma, el işçiliği ve atölye üretimine bağlı sanayiler ve madencilik çöktü.

 

“Duyun-u Umumiye” borçlarını ödeyebilmek için çıkarılan“Yabancıların Gayri Menkul Edinmeleri” dair kanunla 1878’de, İzmir’deki tarım topraklarının tamamı 41 İngiliz tüccarın eline geçti.Buna Batı Anadolu’da  Rum, Yahudi ve Ermenilerin aldıkları da eklenince 5-6 bin km karelik bir toprak, yabancıların oldu.30Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması sonrası Osmanlı Devleti işgale uğradı.Sevr Anlaşması(1920) ile Osmanlı Devleti parçaladılar.Atatürk’ün liderliğinde yapılan Kurtuluş Savaşı sonunda Anadolu’da T.C. Devleti  kuruldu.

 

Kurtuluş Savaşı kazanıldığında Anadolu’nun tarım ve hayvancılığı ile sanayisi yok edilmiş, ülke baştan başa yakılmış ve yıkılmıştı. Fakat başlangıçta toplu iğne bile yapamayan bu millet, kısa zamanda Atatürk’ün önderliğinde uçak, gemi gibi modern savaş araçları üretmiş, motor ve silah fabrikalarını kurmuştur. Ayrıca Atatürk, 1933-1938 yılları arasında ülkeyi ekonomik olarak ayakta tutacak bir çok K.İ.T.’i açmış ve Türkiye Cumhuriyeti, tarihinde ilk defa yaklaşık % 9 kalkınma hızını yakalamıştır. Ayrıca denk bütçe yapılmış, Osmanlı’dan kalan borçlar ödendiği gibi  yeni dış borç alınmamıştır.

 

Atatürk döneminde kurulan iki muhalefet partisi ile birlikte Atatürk’ten sonra gelen hemen bütün iktidarlar,serbest piyasa ekonomisi taraftarı idi.Bu sebeple Türkiye,1945’ten sonra her geçen gün dışa daha da bağımlı hale gelinmiştir.

 

Başta Atatürk olmak üzere Menderes ve Demirel KİT.leri açmaya devam ederek ülkenin sanayileşmesine katkıda bulunmuşlardır. Fakat 24 Ocak 1980 Ekonomik İstikrar Kararları ile başlayan süreç, Türk ekonomisinin çöküşünü gerçekleştirmiştir. Şöyle ki, başta Özal olmak üzere 12 Eylül’den sonra gelen bütün iktidarlar, yeni sanayi kuruluşları açmak şöyle dursun var olanları da özelleştirmişlerdir.

 

İnönü’nün milli şef yönetimi, Menderes Hükümeti ve 27 Mayıs yöneticileri Türk ordusundaki subayları zorla emekliye sevketmişlerdir. Bu oldukça düşündürücüdür.

Oysa bir ülkeyi yıkmak isterseniz önce onun kuruluş felsefesini yok etmeniz ve daha sonra da ülkeyi savunan silahlı gücü dağıtmanız gerekmektedir. Nitekim emperyalizmin, hem İstanbul’un hem de Bağdat’ın işgalinde yaptığı ilk iş, orduları terhis etmek olmuştur.

 

Türkiye’de 1945’te başlayan çok partili siyasal yaşam,  mahalle, kahve ve camiler ayrılarak ülkenin bir kargaşaya dönüşmüştür.işçi haklarında gelişmeler kaydedilmiş fakat aşırı özgürlükler anarşiye dönüştürülmüş, kurtarılmış mahalleler ve sağ-sol çatışması ile Türkiye, 1971 ve 1980 darbelerine sürüklenmiştir.

 

1968’de öğrenci olayları şeklinde başlayan ve 12 Mart 1971 Muhtırası ile 12 Eylül 1980 Darbesi’nin gerekçelerinden sayılan terör, günümüzde Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü tehdit eder boyutlara ulaşmıştır.Bunların üç-beş çapulcudan ibaret olmadıkları, arkalarında bazı Batı ülkeleri yöneticilerinin bulunduğu ve bunun basit bir terör değil Türkiye’ye karşı yapılan  vekaletle savaş olduğu apaçık ortaya çıkmıştır.

 

12 Eylül 1980 darbesinden sonra çıkarılan Partiler Kanunu, halkı devreden çıkararak liderler demokrasisi veya diktatörlüğü dönemini başlatmıştır. Böylece tabir caizse Genel Başkanlar padişahlık yetkileri ile donatılmıştır. Çünkü  genel başkanlar delegeleri, delegeler de genel başkanları seçmekte ve partilerden kimin milletvekili olacağına yine genel başkanlar karar vermektedir.Bu uygulama ile genel başkanların seçtiklerini sandık başında tasdik etmek dışında halka hiçbir şey sorulmamaktadır.

 

Ayrıca para ve medya, kamuoyunu yönlendirerek istediği iktidarı ve muhalefeti tayin edebilmektedir. Örneğin, medyanın çoğunluğu, 2007 seçimlerinde hangi partinin iktidara geleceğini ve meclise hangi partilerin gireceğini önceden ilan etmiştir.
      Bir de borsa vasıtasıyla Türk ekonomisi yabancılar tarafından denetlenebilmektedir. Borsanın mutlaka Türk Devleti tarafından kontrol edilmesi ve özel T.V. kanallarının Türk milletine hizmet eder hale getirilmesi kaçınılmazdır.

Günümüzde Türk medyasında tartışılması gereken konular, ülkenin ekonomik kalkınması ve yoksulluğun ortadan kaldırılması olması gerekirken bunun yerine borsanın inip-çıkması, ülkedeki ekonomik varlıkların yabancılara nasıl satılacağı ile Osmanlı’nın Ermeni Soykırımını yapıp-yapmadığı, başörtü ve imam-hatipler gibi ülkenin gerçek sorunlarından uzak tamamen sanal ve tartışılmasının ülkeye yarar yerine zarar vereceği konulardır.

 Bu sebeple  en başta yapılması gereken birlik ve beraberliğimizi koruyararak,tarihi doğruları örnek,yanlışları ise  ibret alarak,varlığımıza ve çıkarlarımıza yönelik tedbirler alıp ve bunları uygulamak,kaynaklarımızı koruyup daha iyi değerlendirmek,herşeyden önce bütün bunları yapabilecek  yetişmiş insan gücünü yaratabilmektir.

 

 

 

 

                   




'Çalışmadan,Öğrenmeden,Yorulmadan,rahat yaşamanın yollarını alışkanlık haline getirmiş milletler;evvela haysiyetlerini,sonra hürriyetleri ni ve daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar… ATATÜRK

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol